Artan emisyonlar ve küresel ısınma ile acilen başa çıkma ihtiyacı yıllardır büyüyor. Ve Ağustos 2021’de yayınlanan, en son Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporu, dünya olarak yeterince çalışmadığımızı söylüyor.
İklim değişikliğinin artık; (sokakta ki 5 yaşında ki bir çocuğun dahi bildiği) dünyanın her yerini etkilediğine, hızla arttığına ve şiddetlendiğine dair “sert!” bir uyarı yayınlayan rapor, tek cümleyle “Daha fazlası yapılmalı ve şimdi yapılmalı” diyor.
Şirketler en iyi anladıkları dilden dizginlenecek; Para!
Karbon kredileri, şirketlerin emisyonlarını azaltması için “şu an” görünen en uygun seçenek mi?
Özellikle son birkaç yılda, artan sayıda hükümet, iş dünyası ve siyasi liderler ve bireyler, çeşitli araçlar kullanarak sera gazı emisyonlarını (GHG) azaltma sözü vermeye başladı. Fakat böylesine önemli bir konuda sözümüz senettir şeklindeki açıklamalar kimsenin karnını da doyurmuyor, emisyonları da azaltmıyor.
Bu sözleri gerçekleştirmenin en etkin yollarından biri karbon kredisi piyasasından geçmektedir. Karbon kredileri, şirketlere çevreye verdikleri zararı dengelemek için gerçek dünyada erişilebilir bir yol sunan emisyonları azaltmanın sadece bir yoludur.
İklim bilimcileri, verilen hasarın özelliklerini ve hafifletici çözümlere duyulan ihtiyacı giderek daha fazla vurguluyor. Bu yıl şimdiye kadar, dünyayı allak bullak eden, iklim kaynaklı aşırı hava olaylarının şaşırtıcı bir şekilde art arda geldiğine hepimiz tanık olduk.
Acilen temiz enerjiye geçme ve endüstriyi karbondan arındırma ihtiyacının yanı sıra, doğal yaşam alanlarını restore etmek ve korumak da hayati önem taşıyor. Bu, özellikle yağmur ormanları gibi doğal karbon yutağı görevi gören bölgeler için önemlidir.
Karbon kredileri, kendi hedeflerine ulaşmaya çalışan ve 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için küresel çabaya katkıda bulunan işletmeler için bir kestirme yol sunar.
Nedir bu Karbon Kredisi?
Karbon kredileri nasıl çalışır?
Karbon tüm organik yaşamda mevcuttur. Milyarlarca yıldır doğal hayat karbonun “doğal olarak” uzaklaştırılması ve depolanması yoluyla kendini dengelemiştir.
Bu doğal dengenin korunması, dünyanın Paris Anlaşması’nın bir dönüm noktası olarak ortaya koyduğu 2 derecelik küresel ısınmanın altında kalması için şart.
Küresel ısınmayı bu eşiğin altında tutmak için 2030 yılına kadar mevcut karbon emisyon oranını yarıya indirmemiz gerekiyor. Bundan sonra hedef, gezegenin geleceğini korumak için 2050 yılına kadar net sıfır yapmak. Karbon kredileri, işletmelerin buna katkıda bulunmasının bir yoludur. İyi de bu nasıl olacak? Gelin kısaca anlatmaya çalışayım;
“Karbon kredilerinin altında yatan teori basit. Emisyonları durdurmak mümkün değilse, bir işletme daha az emisyon salımı için başka birine ödeme yapabilir. Bu, net sonucun hala bir azalma olduğu anlamına gelir.” şeklinde tanımlamalara her yerde rastlayabilirsiniz. Ama hala benim içimde bir kurt var ve bunun bir aldatmaca olduğunu düşünüyorum. Ama yine de kısaca açıklayayım.
Üç tür karbon kredisi vardır:
● Enerji verimliliği önlemleri yoluyla emisyonların azaltılması.
● Karbon depolama ve ormanların çoğaltılması veya eski haline getirilmesi yoluyla emisyonların ortadan kaldırılması.
● Yağmur ormanlarını veya diğer doğal karbon yutaklarını yok etmek için kurulan planları değiştirerek emisyonlardan kaçınmak.
Bazı şirketler, kendi emisyonlarını dengelemek için karbon kredisi satın almayı tercih ediyor. Diğerleri çok daha ileri gitmeyi taahhüt ediyor. Örneğin Microsoft, 45 yıl öncesine kadar olan tüm emisyonlarını dengelemek için karbon kredileri kullanacağını söylüyor.
Yine de diğerleri ürettikleri emisyonların çoğunu azaltmaya çabaladılar ve kaçınamayacakları son parçayı dengelemek için karbon kredileri kullanıyorlar. Krediler genellikle bir ton CO2 değerinde bir birimle işlem görür. Uzmanlar, 2030 hedefine ulaşmak için iki milyar tonun dengeleneceğini tahmin ediyor.
Karbon kredisi piyasası neden büyüyor?
Karbon kredisi endüstrisinde tarihsel olarak, bazıları için etkinliği konusunda şüphe uyandıran küresel bir standardizasyon eksikliği olmuştur. Medyadaki manşetler, sistemin manipülasyona ve kötüye kullanıma açık olduğunu öne süren başlıklarla doldu.
Ancak bu durum, endüstrinin, iş dünyasının liderlerinin ve çevrecilerin benzer şekilde bu kritik zamanda karbon kredilerinin sahip olduğu büyük potansiyelleri anlamaya başlamasıyla birlikte değişiyor.
Kasım 2020’de, BM İklim Eylemi ve Finansı Özel Elçisi Mark Carney tarafından yönetilen ve tamamen doğrulanmış ve tamamen şeffaf bir küresel karbon kredisi ticaret piyasasının oluşturulması için bir plan öneren rapor yayınlandı. İstişare belgesi , şimdiye kadar karbon kredileri yoluyla CO2’deki azalmanın geçerliliğinin “bağımsız” olarak doğrulanmasına dayanmaktadır.
Rapor, karbon kredilerinin, başlangıcından itibaren “bağımsız” olarak doğrulanmış projelere dayanması gerektiğini açıklıyor. Ayrıca, geriye dönük olarak değiştirilemeyen kalıcı sistem nedeniyle bunu potansiyel olarak “blok zinciri” teknolojisine dayandırmayı önermektedir. (Heh, işte geldik asıl konuya.)
Şu anda gerçek dünyadaki karbon kredisi girişimlerinin bir örneği, Kantingan Mentaya Projesi. Projenin kurucuları yerel işletmelere sahip oldukları devasa ormanı yok etmek yerine buradan karbon kredisi satabileceklerini 2007’de önerdi. Bu, şu anda dünyadaki en büyük orman temelli emisyon önleme projesi.
Sonuç olarak;
Parası olan şirketler, ülkeler daha acımasız tabirle paraya ve dünyaya hükmedenler kendilerine yeni sömürge alanları oluşturuyor. Dünya haritasına baktığınızda yeşil görünen ülkeler, bu hükmedenler tarafından “paraya boğularak” sahip oldukları ormanların eksi karbonlarını kendi artı karbonlarıyla takas edecekler ve emisyonlarını yaymaya devam edecekler. Daha uç ve belki de şu an ütopik olarak görünen ama Kantigan projesiyle bir örneği hayata geçirilen bu projeler ilerleyen yıllarda ağaçların yaşına, cinsine göre bir bedel belirleyecek. Ağacın yaşaması ve karbon emisyonunu azaltması için belirlenecek olan bu diyet, paraya hükmedenler tarafından özgürce karbon salımı yapabilmesi için gerekli olacak. Ama o ormanlar bu görevi zaten binlerce yıldır “bedava” yapıyordu. Peki sorarım size bu paraya boğulan ormanca zengin ülkeler sizce sadece paraya mı boğulacaklar! Paraya hükmedenler; havadan daha fazla önem verdikleri paralarının karşılığını ağaçların zaten bedava yaptıkları bu hizmet için mi ödeyecekler!
Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu herkesin görebileceği bir yere koymaktır.
Bedava ve sonsuz enerji aslında her gün karşımıza çıkıyor. Sadece yukarı bak!
İlk yorum yapan siz olun