Günümüzde kullandığımız tüm cihazların yapımında değerli değersiz birçok madde kullanılıyor. Bu maddelerin neredeyse tamamı da madenlerden elde ediliyor. Madenler denilince de aklımıza hemen baretli, yüzleri kararmış insanların yerin altına girdiği ya da Afrika’da zor şartlarda çalıştırılan maden işçileri çocukların görüntüleri aklımıza geliyor. Peki maden denilince benim aklıma ise artık uçsuz bucaksız okyanuslar, dev dalgalar geliyor desem; bana deli muamelesi yapmazsınız değil mi?
Madencilikte versiyon güncellemesi 2.0
Bilim insanları, dünyanın fosil yakıtlardan vazgeçtiğinde ya da daha doğru ifade ile fosil yakıt kalmadığında ne yapacağını araştırıyor. Fosil yakıtlardan vazgeçilince de doğal olarak çeşitli madenlerden elde edilen dev aküler kullanılmaya başlıyor. Bu dev akülerin imalatı sırasında kullanılan farklı ana metal madenlerin elde edilmesinde ki çevresel, sosyal ve ekonomik maliyetleri de dikkatimi çekiyor. Bu araştırma, günümüzde kullanımı gittikçe artmakta olan elektrikli araçların akü imalatlarında gerekli metaller için madenciliğin nerede yapılması gerektiğine ilişkin olarak, yerin değil okyanusun altını üstüne getirmemiz gerektiğini söylüyor.
Peki ama nasıl?
Derin deniz madenciliği şirketi DeepGreen isimli şirket tarafından devreye alınan çalışmada, kara cevherlerinden metal üretmenin etkilerinin derinlemesine karşılaştırılmasını sağlayan “yaşam döngüsü sürdürülebilirlik analizi” ve “standart yaşam döngüsü analizi” kullanılmakta. Önümüzde ki yıllarda 1 milyar elektrikli araç üretmek için tahmin edemeyeceğimiz kadar nikel, kobalt, bakır ve manganez gerekecek. “Araştırmacılar, bu temel ana metallerin çıkarılması, işlenmesi ve rafine edilmesinin sera gazı emisyonları ve karbon salınımı, ekosistem, biyolojik çeşitlilik, insan sağlığı ve ekonomi gibi çeşitli etki kategorileri üzerindeki etkilerini inceliyorlar.
Bu araştırmada elma elma karşılaştırması yapılabilmesi için aynı madenlerin hem karadan elde edilmesi hem de okyanuslardan elde edilmesi karşılaştırılmış.
Araştırmadan çıkan sonuç
Sonuç mu; aynı madenleri kara madenciliğinde ki toprağın altından çıkarmak ile okyanus içinde ve tabanından (ama toprak üstünden) çıkarmak arasında dünya ve insanlar açısından çok farklılıklar var.
Anlaşılmadı mı? Şöyle açıklayayım o halde. Elektrikli araçların akülerinin imalatında gerekli olan madenler klasik yer altı madenciliği yerine okyanuslardan elde edilirse;
- % 70 daha az doğrudan CO2e emisyonu
- % 94 daha az depolanmış karbon riski
- SOx ve NOx emisyonlarında % 90 azalma
- Katı atıklarda % 100 azalma
- % 94 daha az arazi kullanımı
- % 93 daha az yaban hayatı riski
Peki bu nasıl mümkün olabiliyor?
“Okyanus tabanının üstünde duran polimetalik nodüller delmeden, kayaları veya toprağı taşımak zorunda kalmadan toplanabiliyor. Giderek daha düşük verime sahip (genellikle % 1’in altında) topraktan çıkarılan cevherlere kıyasla neredeyse % 100 kullanılabilir minerallerden oluşuyor” diyor.
“Bu, nodül toplamanın kara temelli madenciliğe kıyasla %99 daha az katı atığa sahip olduğu ve toksik atık üretmediği anlamına geliyor.”
Okyanuslardan elde edilen nodüller
Gerçekten “sıfır atık” madenciliği mi?
“Bu, nodüllerden metal üretmenin, milyarlarca ton atık üreten ve ölümcül toksinleri toprak ve su kaynaklarına sızdırabilen karasal madencilik işlemlerinin aksine neredeyse sıfır katı atık ve toksik atık üretme potansiyeline sahip olmadığı anlamına geliyor.”Bu nodüllerde tam da temiz teknoloji geçişi için gerekli ve önemli metaller olan kobalt, nikel, bakır ve manganez bulunuyor. DeepGreen isimli uluslararası şirket güvenlik umudunu artırmaya devam ediyor, “Onları yüzeye, kıyıya çıkarmayı ve sıfıra yakın katı atıkla veya atıksız işlemeyi planlıyoruz; ormansızlaşma yok ve derin okyanus eko sisteminin bütünlüğüne zarar vermemeye dikkat ediyoruz.” diyorlar.
Bu şirket, elektrikli araçların aküleri için bu nodülleri kullanarak kara kökenli madenlerden cevherler kullanarak oluşturacağından en az % 75 daha az CO2 üretmeyi hedefliyor. Bu aynı zamanda yerli halkların sömürülmemesi, çocuk işçilerin çalıştırılmaması ve dünyanın ciğerlerinin katledilmemesini sağlıyor.
Thanks to / Teşekkürler Cynthia Shahan
Bu yazı podcastte 1. bölüm olarak yer almaktadır. Dinlemek için aşağıdaki oynatıcı kullanabilir Spotify'den takibe alabilirsiniz.
İlk yorum yapan siz olun